Cuma, Ağustos 29, 2008

Nasıl Mutluydum Görmeliydiniz!!



Kitaplığın boş bulduğum rafını dolduruyoruuuuuuuuum!!

Hu Huuuuuuu Teyzeeeeeeeee!

Ben ne yapıyorum bilin bakalım teyzelerim dayılarım????

Salı, Temmuz 29, 2008

Tübitak Erken Çocuk Kitaplarımız


Pratik Anne'nin önerisi ile bi koşu aldırdım Anna Milbourne'nin kitaplarını. Tübitak Erken Çocuk Kitaplığından. 5 tanesini bulabilmiş Apo ama 5 tane daha var. Ben hepsini çok ama çok beğendim. Sinan da resimlerine ve hikayelerine hemen daldı.

Ben bu kitaplarda anlatılan şeylerin çoğunu bilmiyorum arkadaşlar! Küçücük yengeçlerin adı pagurmuş, boş deniz kabuklarının içinde yaşarmış, kurbağalar meğersem tüm kışı uyuyarak geçirirmiş!! Bi tek benim mi çocukluğum ve dolayısı ile yetişkinliğim cehalet içinde geçmiş geçiyor, yoksa bizim nesil hep mi böyle? Neyse, ben arayı çok hızlı kapatıyorum valla. Torunlarım olmaya herşeyi sular seller gibi biliyor olacağım ve onları çok ama çok etkileyeceğim:)

Tübitak Erken Çocuk Kitaplığının her kitabı güzel fakat alırken dikkat edin nokta birleştirmeli bir serisi var. Bana çok karışık geldi ve Sinan için henüz erken olduğunu düşündüğümden kaldırdım o kitapları. İşte bizde olanların tamamı:



1001 Minik Hayvanı Bulun ennn favorim. Sayesinde böceklere isimleri ile hitap edebileceğim artık.

Çocuk Odası

Ev düzenlemesine devam. Anladım ki evde Montessori'nin belirlediği şekilde düzenleme yapmaz isek, aktiviteler falan suya yazı yazmak gibi bişey oluyor. Hepsi sanki daha tamamlanamadan puff! havaya gidiveriyor. Adımları sırasıyla atmak, bir sonrakine geçmeden attığın adımı tamamlamak... Böyle ilerlemeye çalışıyorum. İlk adım çevreyi düzenlemek, ilk düzenlenecek çevre çocuk odası. Bakın bakalım ne hale getirdik Apo ile beraber. Öncesini de fotoğraflasam iyiydi ama unutmuşum.




Odanın bu sabah itibari ile aldığı şekil böyle. Ama ayrıntılar var tamamlanacak. Yapar yapmaz paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Sırada mutfak, kiler, banyo ve salonda yapacak olduğumuz düzenlemeler var.

Yatak, masa-sandalye, raflar IKEA'dan.

Pazartesi, Haziran 23, 2008

Kitaplığımız geldi!



İşte yeni kitaplığımız. İçine de yeni aldığımız kitapları koyduk. Keyfimiz gıcır.
Değişimi anlatabilmeme imkan var mı bilmiyorum. Önce Sinan'dan başlayayım.

Yeni kitapların da etkisiyle artık tam bir kitap kurdu oldu Sinan. Alıyor, inceliyor, evriyor, çeviriyor... "Bunlayı tekyay yeyine koymamıj lajım" diyerek kitapları sürekli düzeltiyor.
Hem öğlen hem akşam uykusundan önce en az bir yarım saat kitap okuma saatimiz var artık.
Ve artık biz kitap okurken yatıyor ve dinliyor! (Gerçi bu direk kitaplıkla ilgili bir gelişme olmayabilir. Biraz "baba hötü" etkili oldu sanırım) Bu dün yaşadığımız son dakika gelişmesi. İmkanı yok dinlemez, resimlere bakarak sürekli kendi bişeyler anlatır, senaryolar yazar, dolayısıyla bir türlü uyumazdı. Ve biz de karıkoca ne insana okutuyor, ne de uyuyor diye sinir olurduk. Uyku öncesi kitap okuma olayını hiç gerçekleştiremeyeceğimizi sanmıştım. Ne mutlu ki yanılmışım:)
Civan ise beni iyiden şaşırttı. Sürekli bizim kitaplığımızda ulaştığı her rafı altüst ve yerlebir eder, onlara ayırdığımız rafın dışındaki kitaplara dokunmamasını söylediğimde ise önce o rafı indirir, sonra sıradan devam ederDİ. Evet, artık yapmıyor, çok özeniyor kendi odalarındaki kendi kitaplıklarından kitapları alıp tekrar koymaya, açıp okuyomuş gibi parmaklarını sayfaların üzerinde gezdirmeye.



İşte bunlar da yeni kitaplarımız. Bu değişimde kitaplarımızın süper olmasının da etkisi var mutlaka. Enkidu Yayınlarının kitapları tek kelime ile MUHTEŞEM. Hayatımda gördüğüm en şahane kitaplar diyebilirim. Henüz yalnızca 6 kitap çıkarmışlar, ben 5ini aldım ve hepsini çok beğendim. Fotoğrafta görünen 4 kitap 3-6 yaş. Bir tanesi ise daha büyükler için, ama onu da koydum kitaplıklarına. Çizimleri gerçekten çok güzel. İlk Radikalde Nur Çintay'ın bu yazısında okumuş ve çok merak etmiştim. Onca övgüyü gerçekten hakediyorlar.
Bir de Tübitak Erken Çocuk Kitaplığından aldım bazı kitaplar ama çoğu nokta birleştirme çıktı. İyi incelememişim:( Ama Kültürlü Kurt ve Büyüklükleri sevdik. Yaani Enkiduların yanında lafı bile edilmez bunların ama... Başka 1-2 kitap daha var, onların lafını etmiyorum görüyorsunuz.
Yeni kitaplar ve kitaplığımızla çok mutluyuz. Kitaplar yerlere atılıp üzerine basılıp geçilmiyor artık. Nazikçe inceleniyor. Ne diyim ya? Düzen gibisi yok. Düüüü zen, sen bi zim, her şe yi miz sin!
Kitaplığımız http://www.e-noper.com/asp/listgroup.asp?group=MBK
Kitaplarımız http://www.imge.com.tr/


Şimdi sıra nede??
Böyle raf istiyoruuuuuuuuuum!

Cumartesi, Haziran 21, 2008

Perşembe, Haziran 19, 2008

Ev işlerini beraber yapıyoruz artık!

Öyle. Bizim için çooook çok sıkıcı olan, biran önce yapsak da kurtulsak diye öf pöflediğimiz, aslında ölene kadar kurtulamayacağımızı da bildiğimiz tüm o ev işleri, çocuklar için en cici bici oyuncakla oynamaktan daha çekici ve eğlenceli.

Dr. Montessori, günlük işlerimizi (yemek, bulaşık, çamaşır, yer sil, balkon temizle, giyin, soyun, banyo yap, dişini fırçala) "pratik hayat aktiviteleri" olarak tanımlıyor ve çocukların tüm bu işleri yaparak aile hayatına katılmalarını eğitimin ve kendi metodunun olmazsa olmazı, tüm yaş gruplarının en önemli değişmez aktivitileri olarak görüyor.
Yapmamız gereken, onların da yapmalarına izin vermek. O kadar. Yani araba sürerken, at olurken, top oynarken, güreşirken yapmak zorunda olduğumuz ekstra şeyleri yapmamıza gerek yok! Yalnızca izin veriyoruz. Öyle konsantre, öyle güzel yapıyolar ki. Öyle akıllı, öyle adam adam.

Bulaşıkları Sinanla beraber yıkıyoruz artık. Ben yıkadığım bulaşıkları onun önüne koyuyorum. O da elinde süngerle kapların birinden diğerine su aktarıyor, ovuyor, dolduruyor, boşaltıyor. "Anne bugün nasılsın bakalım? Mutlu musun?" la başlayan koyu bir sohbet eşliğinde. Neyseki lavabo düzenim çok uygun - muş yani. Yeni anladım. Ben yıkayıp durularken Sinan çalışmasına devam edebiliyor. Ne benim işim aksıyor, ne onun çalışması.

Bulaşık yıkamayı seviyorum artık ben. Tek sorunum o sırada Civanı oyalamak. Yavrum o da istiyo gelsin kucağıma, baksın, ellesin köpüklere. Ben de ona termik şişe yaptım. Cam şişelerin içine sıcak ve soğuk su doldurdum. Çok hoşuna gitti.
Ne yapacağım?
Sinan ve Civana önlük diktirmeliyim anneme. Kendim dikebilsem daha iyi ama daha o işleri yapabilmeme çok var.
Önlüğün amacı, üstleri pislenip ıslanmasın değil de işin başlaması ve bitmesi kavramlarını anlayabilmeleri ve iyi konsantre olmaları için. Ayrıca işin onların gözündeki önemini arttırmak için. Kaynak: Michael Olaf, Joyful Child

Jojoebi Montessori Materials

Bir de Civan'ı oyalayacak başka şeyler bulmalıyım, başka çalışmalar. Şekilli buz kalıpları ve buzlar gibi. Sevgili Esra'nın fikri. Şöyle kalıplar alsam ne güzel olur.

www.yenitasarimlar.com



Salı, Haziran 10, 2008

Tutumumu gerçekten değiştirebilir miyimki?


Ne yaptım?
Geçen gün nasıl bir yağmurla uyandık. Şakır şakır. Nasıl güzel. Nasıl temiz. Çocukluğumdan beri ne zaman yağmur yağsa kendimi dışarı atmak, sırılsıklam ıslanmak isterim. Öyle çok severim.
Pencereyi açtım, Sinan dışarı bakmak istedi. Birlikte baktık yağmura. Kaloriferin üzerine tırmanmaya, kafasını az da olsa pencereden çıkarmaya falan uğraşıyor sürekli. Kızdım "çok tehlikeli" diye. Sonra üzüldüm içinde bulunduğumuz duruma. Apartmanın penceresinden küçük bir çocuğun dışarıyı seyretmesi tehlikeli tabi ama böyle birşey istemesi ise bir o kadar doğal.
Balkona çıktı sonra. Bir baktım taburesini çıkarmış, üzerine çıkıp ellerini uzatıyor yağmura dokunabilmek için. Öyle yapmak yok Sinan, ÇOK TEHLİKELİ!
İyi de çocuğun yağmura dokunmak istemesi değil ki tehlikeli olan, o kadar yüksekte yaşıyor olmamız!
Sonra düşündüm, bir Montessori annesi ne yapar böyle bir durumda diye. Hemen "aşağı inip ıslanalım mı Sinan, ne dersin?" dedim. Havalara uçtu. Hemen giyindik, ışık hızıyla.
Her taraf göl göl olmuş. Tam "sulara basma ayakkabının içine su girer" dicektim. Demedim. Suya basması değil ki yanlış olan, benim ona yağmurlu havalar için bir çizme ve yağmurluk almamam.
Gönlünce oynadı, sulara girdi çıktı. Çok mutluydu. 20 dakika sonra yukarı çıkalım dediğimde hiç sorun etmeden tamam dedi kuzu kuzu.
Montessori beni değiştiriyor. Ne kadar da iyi yapıyor. Hep böyle devam etsin.

Ne yapacağım?



Böyle bi çizme almalı.

Pazartesi, Haziran 09, 2008

Çocuğumuzun çevresini Montessoriye göre nasıl düzenleyeceğiz?

Uyguladığımız yöntemin en kısa ama en özlü açıklaması, çocuklara önceden hazırlanmış, düzenlenmiş bir çevrede özgürlük tanımaktır. Maria Montessori

Montessori metodu bir çeşit ‘kendi kendini eğitme’ diye de tanımlanabilir. Sadece çevre, çocuğun gereksinimine göre hazırlanmış, amaçlı, planlı ve kontrollüdür.
Çocuk bu özel şekilde düzenlenmiş çevre içinde kendi kendini eğitirken kendine güveni de kazanmış olur. Montessori, bireyin bağımsız bırakıldığı oranda potansiyelinin ortaya çıkabileceğini savunur.


Düzen ve özgürlük arasındaki mantıklı denge
Montessori ortamının temel özelliklerinden biri çevrenin sade fakat uyumlu renk ve eşyalarla zevkli bir şekilde düzenlenmesidir. Montessori gerçek güzelliğin basitlik olduğuna inanır. Bu nedenle de çocuklar için çok süslü, karmaşık eşyalar yerine, sade, çocuğun ihtiyacına uygun şekilde düzenlenmiş bir ortam hazırlanmalıdır. Çocuğun boyutlarına ve ihtiyaçlarına göre düzenlenen bu ortam içinde yetişkin için özel olarak konulmuş hiçbir eşya yoktur.

Düzenlenmiş çevre, çocuk için bir “öğretmen” rolünü üstlenir.
Düzenlenmiş çevrede çocuk, özel olarak geliştirilmiş Montessori materyalleri ile kendi kendine öğrenecektir. Bunlar, genellikle basit, doğal malzemelerden üretilmiş, çocuğun yanlışını kendi kendine görebileceği şekilde tasarlanmış materyallerdir. Eğer çocuk bir hata yaparsa, materyalin kendisine bakarak yaptığı hatayı düzeltebilir. Örneğin çeşitli büyüklükteki daireleri yerine yerleştirme çalışmasında, hiç bir daire bir diğerinin boyutunda değildir. Tek bir doğru vardır.
Montessori sınıflarında çocukların sınıf içinde istedikleri gibi dolaşmalarına izin verildiği gibi okuldan açık alana çıkmalarına da izin verilmektedir. Çocuklar bu alanlar içinde gidip gelmekte özgürdürler. Hareketlerdeki bu özgürlük nedeniyle Montessori sisteminde çalışma, geleneksel okullardaki gibi dinlenme ya da oyun zamanlarına bölünmemiştir.
Montessori sınıfı, farklı yaş gruplarını içerir. Çocuk kendisinden yaşça büyük ve deneyimli çocuklardan öğrenme olanağı bulur, daha sonraları ise, kendi edindiği bilgiler ışığında artık beceri kazandığı konularda, daha az deneyimli olan çocuklara yardımcı olur. Böylece, çocuk aynı zamanda, çok sayıda değişik kişilerle sosyal yönden ilişki kurmayı öğrenir. Değişik yaş gruplarındaki çocukların birlikte olmaları toplumsal gelişmelerine de yardımcı olur. Özellikle büyük çocukların küçüklere örnek olmaları ve onlara gerçekten ihtiyaç duydukları zaman yardım etmeleri, hem büyükler, hem küçükler yönünden olumlu bir yaklaşımdır. Çünkü Montessoriye göre büyük çocukların daha küçük yaşlardaki çocuklara yaptıkları yardımlarda yetişkinlerinkinde olduğu gibi aşırı koruyuculuk yoktur. Büyük çocuklar, küçük bir çocuğun ne zaman gerçekten yardıma ihtiyacı olduğunu yetişkinden daha iyi anlarlar ve bu konuda küçüğün özgürlüğüne daha saygılıdırlar.
Kaynaklar: www.archisugar.com, Montessoriye Giriş - Esra Şeker Baccio
www.alternatifegitimdernegi.org.tr, "Çocuk Eğitiminde Montessori Yaklaşımı" - Bil.Uzm. Vuslat Oğuz / Doç. Dr. Aysel Köksal Akyol

Ne yaptım?
Adım adım yola koyulmalı, öncelikle şu "düzenlenmiş çevre" olayını gerçekleştirmeli. Sonra materyalleri bulmalı, yapmalı, geliştirmeli, biran önce yetiştirmeli. Çocukların gelişme basamaklarına uygun olacak şekilde ve sırada... Daha sonra çocukların çevreleri ile iletişim kurmalarına izin vermeli, yalnızca gereksindikleri kadar yol göstermeli. Bakalım evimizi Montessori Metoduna uygun düzenleyebilecek miyiz? Çok çalışmam lazım çoook!

1. Yaptığım ilk iş Sinan ve Civanın kıyafetlerini koyduğum şifonyerdeki eşyaların yerini değiştirmek oldu. Meğersem kendim en kolay nasıl kullanacaksam o şekilde yerleştirmişim. En çok kullandığım malzemeler en üst çekmecelerdeydi. Sinanın ve Civanın ulaşamayacağı şekilde yani. Hemen Sinanın kıyafet, pijama ve iç çamaşırlarını en alt iki çekmeceye koydum, onun en rahat ulaşacağı şekilde. Artık kıyafetlerini çekmecesinden kendisi alıyor.


2. Yaptığım ikinci iş her tür boyuttaki toplarını karton bir kutu içinde biraraya getirmek oldu. Böyle basit bir hareketin etkisinin bu denli büyük olacağını tahmin bile edemezdim. Uzun zamandır ellerini bile sürmedikleri toplarla oynamaya başladılar. "Anne, çok güzel bir fikrim var. Toplarla oynayalım, ne dersin?" şeklinde tekliflerde bile bulunuyor artık Sinan. Ayrıca, oynadıktan (yani her tarafa saçtıktan) sonra ben demediğim halde "ama şimdi çok dağanık oldu, topları toplamamız lazım" diyerek beni şaşkınlıklardan şaşkınlıklara sürükledi.

3. Başka ne yaptım. Bir Montessori annesi olan Chasing Cheerios blogunda gördüğüm ufak bir uygulama. Tüm müzik aletlerini bir sepetin içine koydum. Aynı toplarda yaşadığımız olayları yaşıyoruz. Bu kadar küçücük düzenlemeler bile ne kadar çok şeyi farkettirdi!

Ne yapacağım?
Şimdi sırada oyuncak ve kitaplarını kolayca alıp tekrar kolayca yerlerine koyabilecekleri raf ve küçük bir kitaplık var. Şu fotoğraflardaki gibi bir şeyler bulabilirsek çok mutlu olacağım.

Bu fotoğrafı nereden buldum kaydetmemişim. Kaynak belirtemediğim için kimseye saygısızlık yapmıyorumdur umarım.
Bu fotoğraf www.kayatoys.com adresinden.

Perşembe, Nisan 17, 2008

Çarşamba, Nisan 09, 2008

Sinan çok konuşuyosun be annem!!

Baby TV'de bir elin parmaklarına takılmış parmak kuklaları görünce:

anne bu neeeee?
parmak kuklası oğlum.
anneeeeeeee! ben de o parmak kuklasından istiyorum.
--?!
"tamam oğlum. parmak kuklası alırız " de.
tamam oğlum. alırız.
"nerden alırız?" de.
nerden alırız?
hııııııııı, ben bilemiyorum. Belki de marketten alırız, ne dersin? Marketten parmak kuklası almamız lazım. benim ona ihtiyacım var!